Birçok kadın PCOs’u tanımıyor!

Spread the love

Polikistik Over Sendromu (PCOS) kadınlarda sık görülen bir hormon dengesizliğidir. Adet düzensizliği ya da adet görmeme, olağan dışı kanama, aşırı tüylenme, ciltte sivilce artışı, saç dökülmesi, kısırlık ve kilo alımı gibi belirtilere neden olur. Ancak bu semptomların benzer birçok hastalıkta görüldüğünü ve PCOS’un da genellikle bilinmediğini belirten Kadın Hastalıkları Doğum Uzmanı Prof. Dr. Erkut Attar, konuyla ilgili şu bilgileri paylaştı:

Prof. Dr. Erkut Attar

Teşhisi kolay değil

PCOS’un kadınlarda görülme sıklığı yüzde 5 ile 25 arasında değişiyor. Genellikle üreme çağında görülen bu hastalıkla bize başvuranların PKOS hakkında bilgi sahibi olmadığını görüyoruz. Hastalar ya sık adet gördükleri ya da hiç görmedikleri için bize başvuruyor. Bu hastalarda yumurtlama sorunu yaşandığı için kısırlık nedeniyle de başvurular oluyor. PCOS belirtileri diğer pek çok hastalıkta da görülebildiği ve yeterince tanınmadığı için hastalar hekime geç başvuruyor. Tanısı pek kolay olmadığı gibi, tanı koyabilmek için profesyonel bir ekibe ihtiyaç vardır. Biz de endokrinoloji uzmanları, dermatoloji ve beslenme uzmanları olarak doğru tanı koyabilmek ve hastalığın doğru tedavisi için birlikte çalışıyoruz.

Tehlikeli olabiliyor

PCOS daha çok yumurtlama kusurlarına neden olan hastalık olarak biliniyor. Bu nedenle de kadınlar yumurtlama kusurları, adet düzensizliği ya da yumurta kalitesinde gerçekleşen düşmelere bağlı olarak infertite yani kısırlık sorunuyla bizlere geliyor. Bunun dışında kıllanma, tüylenme, akne, aşırı kilo gibi kozmetik kusurlar nedeniyle de hastalar bize ulaşıyor. Ancak bahsi geçen bu şikayetler aslında hastalığın kısa dönem semptomlarıdır. Uzun dönemde yani menopoz döneminde bu kadınlarda rahim kanseri, diyabet, yüksek tansiyon ve kalp damar hastalıkları riski artmaktadır ki bu çok daha ciddi bir durumdur. Dolayısıyla hastalığın erken dönemde tedavi edilmesi çok önemlidir.

Gebelik mümkün

Yumurtlama kusurlarına bağlı sorunların yaklaşık yüzde 50’si PCOS’a bağlıdır. Ancak bununla birlikte bu kadınlar da gebe kalabilir. PCOS hastalarının hepsinde yumurtlama bozukluğu olur diyemeyiz. Dolayısıyla PCOS hastaları da kendiliğinden gebe kalabilir. Ancak bu noktada kadının kilosu çok önemlidir. Çünkü kilo artıkça yumurtlama kusurları daha belirgin hale gelir. Bu hastalarda kadının kilosu ile kısırlık arasında ciddi bir ilişki vardır. Bu nedenle tedavi başladığında öncelikle beslenme uzmanlarıyla birlikte çalışarak hem doğru beslenmesinin sağlanması hem de varsa fazla kilosundan kurtulmasını sağlıyoruz. Normal kiloya ulaşan kadının ikinci basamak tedaviye geçmeden doğal gebe kalmasını amaçlıyoruz.

Erkekte de problem olan çiftlerde tedaviye  aşılamayla devam edebiliyoruz. Bazen de aşılamaya gitmeden yumurtlamayı artırmayı sağlayan basit ilaçlarla hastayı tedavi ediyoruz. Anlaşılacağı üzere kişiye özel tedavinin uygulandığı bu süreç 6 ay kadar sürebilir. Bu nedenle hastanın sabırlı olması ve umutsuzluğa kapılmaması gerekir.

Tüp bebekte acele edilmemeli

Doğru tedavi edildiği takdirde başka herhangi bir neden yoksa PKOS hastasının çocuk sahibi olma ihtimali çok yüksektir. Şimdiki görüşe göre tüm kısırlık hastaları iki ya da üç kere aşılama yapılmasına rağmen yine gebe kalınmadıysa tüp bebek tedavisine başvurulur. Ancak PKOS olgularında tüp bebek tedavisinde komplikasyon oranı diğer hastalara, göre çok daha yüksek olduğu için bu hastalarda tüp bebek tedavisi kararı vermeden önce normal yollarla gebe kalması için özen ve gayret gösterilmelidir. En ciddi komplikasyon yumurtalıkların aşırı uyarılması sonucunda ortaya çıkabilen ve Ovaryan Hiperstimülasyon Sendromu (OHSS) olarak adlandırılan durumdur. Bu durumda çatlatma iğnesi verildikten sonra vücut boşluklarına su toplanmaya başlar ve kanın akışkanlığı bozulur. Akciğerlerde ve karın boşluğunda aşırı miktarda sıvı birikir ve solunum güçlüğüne ortaya çıkar. Bu durum şiddetine göre üç aşama olarak ele alınır. Özellikle üçüncü aşama yoğun bakım gerektirecek kadar ciddi bir aşamadır. Dolayısıyla bu hastaların tüp bebek tedavisinin deneyimli merkezlerde uzman kişiler tarafından yapılması uygundur.

İŞTE NEDENLERİ

Hastalığın nedenleri arasında genetik faktörler ilk sıralarda geliyor. Bunu çevresel etkenler takip ediyor. Ayrıca beslenme alışkanlıkları, bağırsaklardaki bakterilerin iyi fonksiyon göstermemesi, obezite ve hormon dengesizlikleri de hastalığın ortaya çıkmasına yol açabiliyor.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*