Sonbahar Geldi, Panik Atağa Dikkat

Spread the love

Yazın eğlenceli ve tatil dolu atmosferinin ardından gelen sonbahar kimi insanlarda farklı etkiler oluşturabiliyor. Yorgun, bitkin, keyifsiz hissetme gibi farklı durumların oluşabildiğini belirten uzmanlar, panik atak rahatsızlığı olanların sonbaharla birlikte bir sarsıntı yaşayabileceklerini ifade ediyor.

Panik bozukluğu olan kişilerin strese karşı aşırı duyarlı olduğunu belirten Uzman Psikolog Gönül Ersoy Salcıoğlu, sonbahar mevsiminde panik atak rahatsızlığının arttığını vurgulayarak, “Kişinin yaşadığı panik atakların rahatsız edici bedensel duyumlara neden olması ve yanlış yorumlanması sonucunda kişi bu korkuyu tekrar yaşanmasına yönelik bir kaygı geliştirir ve sürekli tetikte durmaya başlar.” dedi.

Panik atak rahatsızlığı olanların sonbaharla birlikte sarsıntı yaşayabileceklerini dile getiren uzmanlar, dünya ve atmosferde meydana gelen fiziksel ve kimyasal değişimlerden etkilenecekleri uyarısında bulundu. Sonbahar mevsiminde panik atak rahatsızlığına dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Uzman Psikolog Gönül Ersoy Salcıoğlu, değişimlerin, yeni akımların, başlangıçların ve sonların sonbahar mevsiminde yaşandığını ifade etti. Ruhsal ve bedensel rahatsızlıkların da panik atağa neden olduğunu anlatan Salcıoğlu, “Beynimizin içinde taşıdığımız endişeler, korkular ve negatif inançlar yerli yerinde duruyor. Birçok ruhsal ve bedensel rahatsızlık panik atağa ve benzeri şikayetlere sebep olmaktadır. Bu nedenle kendisinde panik atak belirtileri olduğunu düşünen bir kişinin yanlış tedavi alma riskinin oluşmaması (kalp krizi geçireceklerini, felç olabileceklerini, kontrolü kaybedeceklerini vb.) için öncelikle bir hekim tarafından değerlendirilerek rahatsızlığının panik bozukluk olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.” diye belirtti.

 

PANİK ATAK BELİRTİLERİ

 

“Çarpıntı, kalp atımlarının duyumsanması, terleme, titreme ya da sarsılma, nefes darlığı ya da boğuluyor gibi olma, soluğun kesilmesi, göğüs ağrısı ya da göğüste sıkıntı hissi, bulantı ya da karın ağrısı, baş dönmesi, sersemlik ve bayılacak gibi olma, kontrolünü kaybetme korkusu, ölüm korkusu, uyuşma ve karıncalanma, üşüme, ürperme ya da ateş basmaları semptomlarından dördü veya daha fazlası kişide panik bozukluk olduğunu göstermektedir. Yani başka bir hastalığınız yoksa, bu semptomlardan en az dördüne sahipseniz panik atağınız olduğunu düşünebiliriz.”

 

PANİK ATAK OLANLAR STRESE AŞIRI DUYARLI

 

Panik bozukluğu olan kişilerin strese karşı aşırı duyarlı olduklarının düşünüldüğünü dile getiren Salcıoğlu, “Kişinin yaşadığı panik atakların rahatsız edici bedensel duyumlara neden olması ve yanlış yorumlanması sonucunda kişi bu korkuyu tekrar yaşanmasına yönelik bir kaygı geliştirir ve sürekli tetikte durmaya başlar. Bu şekilde de sürekli bedenini dinlediği için bir beklenti anksiyetesi içine girer. Bedensel duyumlarına daha da dikkat etmeye, onları izlemeye başlar. Benzer duyumları hissetmeye başladığında kendisini rahatlatmak için çeşitli yollar geliştirmeye çalışır. Hastaneye gidebilir, elinin altındaki ilacı kullanabilir. Bu kaçma davranışı, panik atağın panik bozukluğa dönmesine sebebiyet verir.” dedi.

 

NELER YAPMALIYIZ

 

Korkunun tehlikeli durumlarda avantaj sağlayan ve hayatımızı devam ettirebilmemiz için gerekli bir duygu olduğunu ifade eden Salcıoğlu, panik atak halinde sakinleştirici davranışları şöyle anlattı :

 

“Ilık bir duş alın. Gülmek için sebepler bulun. Daha sakin ve güvende hissettiğiniz bir alana geçin. Meridian Tapping yapmayı öğrenin. Kendinizi güvende ve rahat hissettiğiniz bir an’a gidin. Sevdiğiniz bir tadı, bir kokuyu, bir görüntüyü, bir sesi hayal edin. Vücudunuz sakinleşene kadar bu hayalin içinde kalın. Zihninizde negatif ve pozitif yanlar oluşturun. Düşüncenizi negatif yandan pozitife çekin. Nötr, sabit bir nesneyi, kelimeyi ya da kişiyi düşünün. Sizi sakinleştiren bir renge odaklanın. Bu rengin sizi çevrelemesine izin verin. Odak yönünüzü değiştirdiğinizde bedeninizdeki olumlu değişimleri takip edin ve kendinize 0 ile 10 arasında sakin kalma puanı verin.”

 

TEDAVİ

 

Panik bozukluğunun tedavisinin mümkün olduğunu kaydeden Salcıoğlu, “İlaç tedavisi için bir psikiyatristten destek almak uygun olacaktır. İlaç tedavisi etkili olmakla birlikte tedavi bittikten sonra şikayetler tekrarlayabilir. Bu nedenle, ilaç kullanmadan ya da hastalığın derecesine göre ilaçla birlikte bilişsel-davranışçı terapi ve EMDR terapisi önerilmektedir. Terapiler bedensel tepkileri anlama ve bunların üstesinden gelmeye yardımcı olur.” diye konuştu.

 

                                                      

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*