Uzmanlar Mide Botoksu’nun tek başına bir zayıflama yöntemi olmadığı konusunda uyarıyor ve yöntemin asıl özelliğinin diyet uyumunu sağlamak olduğuna vurgu yapıyor.
Kilo vermek isteyenlerin son dönemde sıklıkla başvurdukları yöntemlerden biri olan Mide Botoksu tartışmaları da beraberinde getirdi. Tekniğin başarısız olmasını etkileyen faktörlere değinen Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Fatih Kar konu ile ilgili önemli bilgiler aktardı.
Diyet uyumu şart.
Mide Botoksu işlemi sonrası hastaların kilo verememesinin en önemli nedenlerinden birinin diyet uyumsuzluğu olduğuna dikkat çeken Kar,” Maalesef Mide Botoksu uygulaması yapılanlarda işlemin başarısız olması ya da en azından beklenen kilo kaybının istenenden az olması durumu çok nadir olmayarak karşımıza çıkabilmektedir. Bu olumsuz durumu en aza indirebilmek adına neler yapılabilir? Öncelikle bu konuda hastaların çok iyi bilinçlendirilmesi gerekir. Hastamızın, teknik uygulanmadan önce bu tekniğin kendisi için uygun olup olmadığını bilmesi çok önemlidir. Bize başvuran hastalarımızda ikili görüşme yaptıktan sonra hastalarımızın azımsanmayacak bir kısmı tekniğin kendileri için uygun olmadığını düşünerek uygulamadan vazgeçebilmektedir. Teknik kesinlikle iradesini pozitif yönde kullanabilen hastalarda çok daha başarılı sonuçlar vermektedir. Hasta midenin içine uygulama yapıldığı için değil, sağlam bir diyet programı uygulandığı için kilo verilecektir. Bunu hastanın mutlaka bilmesi gerekir. Burada yapılan uygulama diyet uyumunu arttırmaya yönelik bir uygulamadır. Özellikle açlık durumunda hissedilen duygular olan ‘içim bayıldı, elim ayağım titredi, yemezsem ölecek gibiyim’ v.s. gibi tepkiler çok azalacaktır. Ancak teknik kişinin yemek yemesine engel değildir. Yemek zamanı gelmemesine ve ciddi bir açlık hissi olmamasına rağmen kişi, önerilmeyen bir gıda yemek isterse, yapılmış olan uygulama buna engel olamayacaktır. Mideye Botksu enjeksiyonu sonrası mide balonu ya da tüp mide ameliyatlarında görülen kısıtlayıcı etki görülmemektedir. Dolayısı ile bu teknik uygulandığında hastanın ne yapacağını ve neleri yapmaması gerektiğini bilmesi çok önemlidir.” dedi.
Midede uygulandığı bölge çok önemli.
Mide Botoksu işleminin başarısında teknik ile ilgili olarak hekim faktörünün de büyük önem taşıdığına değinen Fatih Kar,” Mide anatomik olarak fundus, korpus ve antrum olarak üç kısımdan oluşmaktadır. Fundus denilen midenin başlangıç kısmı, Ghrelin denen halk arasında açlık hormonu olarak tanınan maddeyi en çok salgılayan bölgedir. Bu hormon miktarı açlıkla birlikte artmakta ve tokluk ile düşmektedir. Bu nedenle Mide Botoksu uygulması sırasında fundus bölümüne yapılacak enjeksiyonlar, direkt olarak hastalarımızda iştah azalmasına neden olacaktır. Teknik olarak fundus bölümüne yapılan uygulamalar, midenin diğer bölümlerine yapılanlardan daha zordur. Bu alana uygulamalar ters açı altında ve kalbe oldukça yakın alanlarda yapılmaktadır. Bazı hastalarda bu alana uygulama yapılmadığında sonuçlar hem hasta hem de hekim açısından tatmin edici olamamaktadır. Yine mide çıkışındaki pilor kapağının çevresinde bu ghrelin hormonu çokça miktarda salgılanmaktadır. Bu alana yapılacak uygulamalar da çok önemlidir. Pilor kapağına çok yakın uygulamalar bu kapaktaki kasları gevşeterek midenin çabuk boşalmasına neden olarak, çok uzak uygulamalarda yeterli düzeyde ghrelin düşüklüğü sağlamayarak sonucun beklentileri karşılamamasına neden olmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Mide Botoksu nedir?
Op. Dr. Fatih Kar,“Mide Botoksu ile midenin çok geniş bir alanına enjeksiyon yapılarak mide kaslarının etkisiz hale gelmesi sağlanıyor. Midede kasılmayı sağlayan kasların bu özelliğini yapamaması durumunda gıdalar midede uzun süre kalabiliyor. Normalde karbonhidratlar 2-3 saatte ya da 4 saatte, proteinlerle birlikte alındığı zaman 4-4,5 saate boşalabilirken bu uygulamadan sonra mide boşalma süresi 12 saate kadar çıkabiliyor. Bu şekilde hastaların iştahları azalarak midedeki tokluk hissi uzuyor ve hasta kilo vermeye başlıyor.” şeklinde konuştu
Bir yanıt bırakın